Bir bu eksikti başımızda: Zengin Araplar Savaşı kapımızda

20 yıl önce 'Katar neresi?' diye bütün dünyada anket yapılsa ülkenin adını bilenlerin sayısı ancak Dışişleri Bakanlıkları'nda çalışanlardı ama bugün bütün dünya Katar'ı konuşuyor. Sizin için en basit dille Katar mevzusunu özetledik.

Obama, Sisi ve Trump'ın dünyanın üzerine elini koymuş fotoğrafı inceden komplo teorilerine yol açmıştı ama kimse bu kadarını beklemiyordu. Obama, Sisi ve Kral Selman'ın o fotoğrafının üzerinden üç beş gün geçti geçmedi Arap ülkelerinin, ülke sıfatını hak edenlerinin tamamı Katar ile ilişkilerini kesti.

Suudiler, Bahreyn'deki Suudiler, Mısır'daki Suudiler ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki Suudiler, Katar ile bütün ilişkilerini dondurduğunu açıklarken Arap Birliği de muhtemelen olayı olduktan sonra duydu. Hava sahalarını Katar uçaklarına kapatan kapatan yukarıda açık ünvanı yazılı ülkeler, muhtemelen Katar Havayolları'nın da içinden geçmek istiyorlar. Çünkü Katar Havayolları artık illa geniş bir daire çizmek zorunda. Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır, Katar'ı hem Müslüman Kardeşler hareketine hem de IŞİD gibi yapılanmalara destek vermekle suçluyor ki bu suçlama Türkiye'ye yöneltilenler suçlamalarla benzer olduğu için "Katar'ın ardından yoksa..." demekten kendimizi alamıyoruz.

Bu arada tam ne olduğunu anlamamış olsa da Maldivler de Suudiler ne vaat ettiyse artık Katar ile ilişkilerini kesti. Öte yandan Katar'ın IŞİD'e destek verdiği iddiasını en çok sahiplenmesi gereken Irak ise Katar'a destek çıktı ki bizce sürecin sürprizi bu oldu.

Katar ise özetle şu açıklamayı yaptı: Çok üzüldük. Bize çok iftira attılar. Bu adamlarla yarın yüz yüze bakacağız yine. Bizimle uğraşıyorlar. Suudiler bizi hiç sevmiyor. Hepsi birleşip bize kumpas kurdu. Ama biz yine de bir oturup konuşmak istiyoruz.

Her zaman olayları başlatıp sonra kenara çekilen ABD ise özetle şöyle dedi: Bence bir oturun konuşun.

Topraklarının büyük kısmına hakim olmayan Yemen'deki Suudi hükümeti ise özetle "Katar'a iy oldu, oh oldu, çok da iyi güzel oldu tamam mı?" dedi.

Suudiler ile birlikte bölgedeki sorunların ana kaynaklarından İran ise özetle şunu söyledi: Aşiretler zamanı sona erdi. Kabileciliği bırakın.

Elbette her meselede söylediği en önemli olan Türkiye ise yine her zaman söylediğini söyledi: Sorunlarımızı diyalogla çözelim. Olaylar büyümesin, tatsızlıklar olmasın.

Ancak bu meselelerde bizim söylediğine en çok güvendiğimiz isim elbette Taha Kılınç ve kendisi şöyle söylüyor: Suudi Arabistan dışarıda tutulursa, Katar karşıtı cephe içinde İran'la ilişkiye geçmeyen ülke yok gibi. Mısır, Suriye meselesinde Riyad'la kapışmayı göze alarak İran'dan yana saf tuttu çoktan. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin, “Suriye resmi ordusu güçlendirilmeli, ona zarar verilmemeli” mealindeki açıklaması hâlâ zihinlerde. Birleşik Arap Emirlikleri'nin, İran'ın özellikle finansal operasyonlarını yürüttüğü ana merkezlerden biri olduğu biliniyor. İki ülke arasındaki ada krizine rağmen (Körfez'deki üç küçük adada, egemenlik ve sınır tartışmaları yaşanıyor), Emirlikler de İran da birbirinden vazgeçebilmiş değil. Umman, zaten başından beri hep İran'la yakın durdu, arayı hiç açmadı; keza Kuveyt de öyle.

Bu açıdan bakıldığında, Katar gerilimi çerçevesinde Körfez'de oluşan yeni dengenin işaret ettiği bir başka gerçek de şu: Suudi Arabistan artık Arap dünyasının “dominant gücü” olarak algılanmıyor. Riyad'ı göstermelik şekilde memnun etme yoluna giden Araplar, bölgesel ve uluslararası birçok meselede kendi gündemlerini takip ediyor. Katar meselesinde ortak bir paydada buluşulmuş olması, Suudi Arabistan'ın gücünün giderek zayıflamasıyla, Riyad'ın onlara tabi olmaya başladığını da gösteriyor ayrıca.  

Bize göre Taha Kılınç yine çok haklı.

Önemli not: Zengin Araplar derken elbette en büyük zenginliği Sisi olan yeni Mısır'ı kast etmedik. Mısır bir yancı ülke olarak kendisine listede yer buldu.

 


0 Yorum

Yorum Yap